Yazar Hakkında
Saim Osman KARAHAN
(d. 1939 Köstence – Romanya)
Kırım Tatar dilbilimci.
Saim Osman Karahan 5 Şubat 1939’da Romanya’nın Köstence şehrinin Koşu mahallesinde öğretmen ve din adamı bir babanın oğlu olarak dünyaya geldi.
Büyük dedeleri Kırım Savaşı sonrasında 1860’lardaki göç dalgalarıyla Kırım’dan o zamanlar Osmanlı toprağı olan Dobruca’ya göç etmişlerdi.
Baba tarafı Kırım’ın kuzeyindeki Qartqazaq’tan (Tavriçeskoye) Dobruca’daki Köstel köyüne, anne tarafı ise Kırım’ın güneyindeki Yalta’dan Dobruca’daki Taşpınar Köyü’ne göç etmek zorunda bırakılmışlardı.
Babası Sait Osman Köstence’de cemaat tarafından sevilen ve sayılan bir din adamı idi. Annesi Raziye de Romen ve Türk mekteplerinde okumuş zeki ve becerikli bir ev hanımı idi. Raziye Hanım’ın 8 çocuğu oldu. Bunlardan 4’ü küçük yaşlarda vefat ettiler. Reyhan (1932), Saim (1939), Nazmi (1945) ve Nihat (1947) hayattalar.
Çocukluğu 2. Dünya Savaşı’nın zorlu işgal yıllarında çoğunlukla fakir ailelerin ikâmet ettiği Koşu mahallesinde geçti. Köstence 1940-1944 arasında Alman işgalindeydi. Şehir savaş boyunca hem Almanlar hem de Ruslar tarafından bombalanıyordu. Sonrasında Ruslar geldiler. Saim Osman bu dönemde Köstence’deki Tatarların Kırım’dan gelen çok sayıda kişiyi evlerinde misafir edip sakladıklarına şahit oldu.
Cemaatin “Ocaqay” olarak hitap ettiği babası Sait Osman ve annesi Raziye Osman çocuklarını millî ve dinî hikâyeler anlatarak büyüttüler. Sonraları Ocaqay adı Romenler tarafından bile Osman ailesinin çocuklarının lâkabı olarak kullanıldı.
OKUL HAYATI
Saim Osman okumaya meraklı, derslerinde son derece başarılı bir öğrenci idi. Sınıf ve okul birincisi oluyordu. Bu başarısı sayesinde Kırım’daki Artek kasabasında bulunan Sovyetlerin büyük ve meşhur “pioner” (izci) kampına gitmeye hak kazandı. Ancak babasının din adamı olması gerekçesi ile Vatan Kırım’ı görme imkânı elinden alındı. Bu olay Saim Osman’ın çocuk ruhunda derin tesirler bıraktı.
Okul hayatı boyunca dünya edebiyatının seçkin yazarlarını tanıma ve kütüphanelerde bu yazarların eserlerini okuma fırsatı yakaladı. Ancak Türk Dünyasına ait eserleri bulmak mümkün değildi. Hatrında sadece anasının Emel Mecmuası’ndan okuyup naklettiği bilgi ve hikâyelerin kırıntıları vardı. Gençlik yıllarında Tatarca ve Romence şiirler yazdı. Romence’den Tatarcaya çeviriler yaptı.
Liseyi bitirdikten sonra bir süre tornacı çıraklığı yapıp meslek öğrendi. 1956’da Bükreş Üniversitesi’nde matematik-fizik bölümünü kazandı. Üçüncü sınıfta iken hastalanarak fakülteden ayrılmak zorunda kaldı. 1959 yılı evde hastalıkla geçti.
TÜRKİYE’YE GELİŞ
Köy öğretmenliğine başvuruları Mecidiye ve Karaömer Eğitim Müdürlükleri tarafından geri çevirildi. Köstence limanında Romtrans müessesesinde işe girdi, bir ay sonra evrakları “Kadre”den geri döndü, işten çıkarıldı. Yine limanda, Eksportlemn – Kereste İhracat müessesesinde (1960) kereste depolama ve sevk işlerinde çalıştı. Bir meslek öğrenmek niyetiyle Tersaneye (SNC’ye) geçti. Gemi motorları veya Elektrikçilik kursu açılmasını beklerken iki yıldan fazla bir zaman gemi boyacılığında çalıştı.
Maruz kaldığı bu ayrımcılık nedeniyle Türkiye’ye göç etmeye karar verdi. 1963 yılı Şubatında Türkiye’ye göç etmek için pasaport isteğinde bulundu. Bir yıldan fazla bir süre emniyet teşkilatı tarafından sorgulanmalar, oyalanmalar ve onu kararından vazgeçirmek için yapılan ikna görüşmeleri ile geçti. 1964 yılı başında yine bir işsizlik devri geçirdi, geçici işlerde çalışıp nihayet 2 Nisan 1964’te Türkiye’ye göç etmek üzere gemi ile yola çıktı.
3 Nisan’da artık Türkiye’deydi. Saim Osman olan adına, Türkiye’deki soyadı kanunu gereği, KARAHAN soyadını ekledi.
Türkiye’de Emel Mecmuasının yeniden çıkarmaya başlayan Müstecib Ülküsal, İbrahim Otar, İsmail Otar gibi Emelciler ile tanışıp dostluk kurdu. Aynı yaz Ankara’da Elektrik Kurumunda işe başladı. Bir yandan da İstanbul Teknik Üniversitesi’nin elektroteknik fakültesi imtihanını kazanarak üniversiteye girdi. Kulaklarından rahatsızlandı ve başarısız bir ameliyat geçirdi, işitme kaybına uğradı.
1 yıl sonra maddi imkânsızlıklar sebebiyle okulu bırakmak zorunda kaldı. Ankara’ya dönerek Elektrik Kurumundaki işine devam etti. 1966’da tekrar üniversiteye girdi. Bu sefer Fransız Dili ve Edebiyatı gece bölümünü kazandı. 1967 ve 1969 yıllarında iki kulak ameliyatı daha geçirdi. 1970 senesinde fakülteden mezun oldu. Bütün Türkiye’yi şehir şehir gezip gördü. Avrupa seyahatine çıkıp yine pek çok şehir görüp tanıma imkânı oldu.
1974 yılında hayatını Nermin Hanım ile birleştirdi ve İstanbul’a taşındılar. Oğulları Özgür ve Haluk İstanbul’da doğdular.
1975’ten sonra Emel Dergisini çıkaran Müstecib Ülküsal’ın çevresinde Sabri Arıkan, Abdullah Zihni Soysal, Yusuf Uralgiray gibi Kırım Davası hizmetkârları ile görüşme ve fikirleşme fırsatı buldu. Ülküsal’ın Dobruca ve Türkler adlı eserindeki (1966, İstanbul) Dobruca haritasını çizip hazırladı.
1990 senesinde emekli olana kadar bir tekstil fabrikasında muhasebe işlerinde çalıştı.
DERNEK FAALİYETLERİ ve EMEL DERGİSİ
Emekliliğinden sonra dernek faaliyetlerine daha sık bir şekilde iştirak etmeye başladı. İstanbul Kırım Derneği’nde Zafer Karatay, Celal İçten, Niyazi Elitok, Murat Vatansever gibi Emelciler ile tanıştı. 1995 senesinde Müstecib Ülküsal’ın yaşgünü merasimi esnasında Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ile tanışma fırsatı buldu.
2001 senesinde 4. Kırım Tatar Milli Kurultayı’na katılmak için hayatında ilk defa Vatan Kırım’a gidebildi.
Sözlük hazırlama çalışmalarına ilk gençlik yıllarında tuttuğu notlar ile başladı. Romanya Dobrucasında çıkmış tüm yazılı edebiyat örnekleri, diğer Türk lehçeleri sözlük ve gramerleri gibi geniş kapsamlı eserlerden de faydalanarak 3 ciltlik Dobruca Kırımtatar Ağzı Sözlüğü’nü tamamladı.
Yarım asırdan fazla süren ve bu zaman zarfında karşılaştığı pek çok aksilik, sıkıntı ve zorluğa rağmen hazırladığı sözlüğü 2012 yılında Romanya’da bastırmaya muvaffak oldu.
Sözlük dışında Dobruca’daki Kırım Tatar edebiyatının klasik sayılabilecek yazar ve şairlerine ait yazı ve şiirleri derleyerek bir araya getirdi. Mehmet Vani yurtsever’e ait cezaevi hatıralarını da içeren “Dobrucanın Davuşı -3” ile İsmail Ziyaeddin’in eserlerini bir araya getirdiği 2 ciltlik “Saylama Eserler” adlı kitapları 2013 yılında Romanya’da basıldı.
Son olarak İsmail Bey Gaspıralı’nın Frengistan Mektupları ve Darürrahat Müslümanları adlı eserlerini Dobruca Kırım Tatar Ağzı’na aktarmış ve kitap Kasım 2014’te yine Romanya’da basılmıştır.
Saim Osman Karahan “Dobruca Kırım Tatar Ağzı Sözlüğü” adlı eseri ile Kırım’ın en prestijli kültür-sanat ödülü olan 2013 yılı Bekir Sıtkı Çobanzade Ödülüne “Kırım Tatar filolojisi ve folkloru alanında en iyi bilimsel ve bilimsel-metodik çalışma” dalında layık görüldü.
Romanya’daki Kırım Tatar kültürü, sanatı ve edebi değerlerinin gelişmesi ve desteklemesine katkıda bulunan “Mehmet Niyazi Ödülü” 2013 yılında Saim Osman Karahan’a verildi. Saim Osman Karahan Mehmet Niyazi’nin ruhuna ithaf ettiği “Dobruca Kırım Tatar Ağzı Sözlüğü” adlı eseri ile bu ödüle layık görüldü.
25 Mart 2015’te Qırımtatar Yazıcılar Birligi fahri üyeliğine kabul edildi.
Saim Osman Karahan 2009 yılından başlayarak, İstanbul’da yayınlanan Emel Dergisi’nin yazıişleri müdürlüğünü ve Bahçesaray dergisinin yazıişlerini yürüttü.
Saim Osman Karahan Kırımtatarca, Türkçe, Romence, Rusça, Fransızca ve Latince biliyordu.
Saim Osman Karahan 23 Nisan 2015’te İstanbul’da vefat etti.